21 Mayıs 2012 Pazartesi

KAT-İ GIDA!




Anne eli değmiş yaş makarna

Katı gıdalar bizim mini kabuslarımızdan biriydi başlamadan evvel. Prematüre doğan oğlumuz, 5'inci ayında yaşıtlarını yakalamış olsa da, doktorumuz ek besinlere başlamamıza 7'inci ayımıza dek izin vermedi. 5'inci aya dek sadece anne sütü ile devam ettik evet ama 6'ıncı ayda bizimki ben yokken biberondan süt içmeyi reddince, yine doktorun önerisi ile sabah ve öğlen iki sütünü, pirinç tozu ile katılaştırıp kaşıkla yedirdik.  Şimdi 9 buçukuncu aydayız, emmediği zaman kesinlikle biberondan içmiyor, hala çoğu zaman sütünü pirinç ile katılaştırıyoruz.

Katı gıdaya geçişimiz tam olarak 7'inci ayın sonunda oldu. Bu süreçte kafamzı en çok karıştıran, pek çok annenin doktorlarlarından duyduğu bir bilgi olan; "geç başlatırsanız katı gıdayı reddebilir" öğretsi oldu. Emziren Anneler'e yazdım yazdım durdum ve yine beni rahatlatan, benim sevgili Emziren Analarım'dan bir kaçı oldu. Genel yaklaşım ne yazık ki ek gıda başlangıcında 6'ıncı ayı geçmeme yönündeydi. Hatta etrafımdaki bir kaç anne, 4'üncü ayda yoğurt ve yumurta yedirmediğim için biliyorum ki beni kınıyordu. Doktorumuzun dediklerini uygulamaya çalışsam da, yanlış mı yapıyorum dediğim olmadı sanmayın. Yine de hep oğlumun erken doğumuna sarıldık, eksiltilmiş yaş hesabı yapıp, "ooo daha var zaten" dedik ve katı gıdalara geçişi ertelemeyi, tüm baskılara rağmen, ailecek başardık.

Zamanı geldiğinde, katı gıdalara "hızlı" geçiş sürecimizde ilk hedefimiz, market ürünlerinden uzak durmak oldu. Her şeyi kendi ellerimizle, en doğal hali ile yedirmek istedik. Çoğul konuşuyorum çünkü bunu tüm aile gönüleden yerine getirdik, üşenmedik, erinmedik. Acayip yemekler uydurduk :) Meyvemizi ve sebzemizi çok güvendiğimiz bir yerden getirtiyoruz. İlk başta heyecanla yumurta da getirtmiştim aslında ama yumurtaya daha yeni başladık. Başta heyecanla verdiğim yumurta ve yoğurt için doktordan bir de azar işittik. Şimdi ikisi de serbest. Bize bir sebze ve meyve listesi verdi. Doktorumuz diyetisyen değildi ama yaptığım bir karşılaştırma bu konuda da ona güvenimi perçinledi. Emziren Analar'ımdan gelen bir paylaşımda, bir bebek diyetisyeninin listelerine yer verilmişti ve gördüğüm kadarı ile bizim listemiz ile o liste, yumurta ve yoğurt farkı dışında benzerdi. Tahıllı besinler de vardı listemizde ama yavaş yavaş, et yağsız olacaktı, dilersek et suyuyla da başlayabilirdik, bu konuda doktorumuzun tavsiyesi, eti direk yedirmenin suyunu kullanmaktan çok daha fazla faydalı olduğu yönündeydi. Öyle yaptık.

İlk hafta her şeyi püre yedi, sofrada bizimle yemeğe ve ağzına teptiğimiz kaşık yerine kendi ellerini tercih etmeye daha yatkın olduğun görünce, sebzeleri ve eti minik küpler halinde vermeyi denedik. Henüz kendi elleri ile tutamıyordu, biz ellerimizle ağzına götürürken o da elleri ile tutmaya çalışıyor, kendi ağzına ittiriyor, muhtemelen kendi kendine yediğini düşünüyordu. Sabah kalvaltıda küp küp peynir ve minik dilimli zeytin de yiyordu. Şimdi pirinçli sütü dışında hiç bir besini püre olarak vermiyoruz. Ekmek kemiren bir çocuğa dönüştü.

İlk aşamada, yiyecekleri tek tek verdik, açıkçası alerji riski açısından önerilen üç günü beklemedik, doğru yaptığımızı söyleyemem ama aynı gün iki çeşit de denetmedik. Şimdi pek çok çeşitten oluşan yiyecekleri veriyoruz. Bir kaç sebze ve etten oluşan bir öğünü ya da tahıllı bir başka öğünü olabiliyor.

Bakliyatlara geçişimiz bir hafta kadar önce oldu. Pirinç zaten tükettiği bir besindi. Onu saymıyorum ama mercimekle başladık. Mercimek, pirinç, bezelye... Hepsi güvendiğimiz yerlerden, yetişmediyse, bazı annelerin negatif yorumlarına rağmen City Farm'dan. Akşam öğününde az miktar makarna verebileceğimizi de öğrendik, besleyici özelliğinden çok kendisi tutup yiyebileceği bir besin olduğu için sanırım. Amaç beslenmek değil, sofraya alışmak.

Tabii her şey harika gitmiyor, sütle aramız etle ve ekmekle olduğu kadar iyi değil. Emmiyorsa biberondan hala nefret ediyor. Sütü hiç de iştahla tüketmiyor.  Üstelik doktorumuz katı besinleri bir öğün daha arttırmamızı tavsiye etti. Henüz o işe giremedik.

Bir de su mevusu var. Ilık, şeker gibi sütten tatsız suya geçiş hiç te kolay olmadı. Neredeyse bir ay, bir lokmadan fazla içemedi, reddeti, öksürdü, kustu su içerken. Şimdi şimdi yudum yudum, sakin sakin içmeyi öğreniyor. Ayına uygun bir suluğu var. Ne yazık ki çoğunlukla hijyen şartlarımızdan uzak :) çünkü kapağı kapandığı an, su içmek yerine kapağı kemirmeyi tercih ediyor, açık bırakıyoruz.

Böyleyken böyle, daha pek çok detay var, bu bir giriş olsun, paylaşımlara devam edeyim vakit buldukça.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder