20 Mayıs 2012 Pazar

GEÇ KUTLAMA




Tüm anne dostlarımın anneler gününü geç te olsa kutlarım! İşte anne olmak böyle bir şeymiş, bazı şeyleri geç kutlamayı da öğrenirmişsin gerekirse.

Oğlum artık 9 ayını dolduruyor. Bana her gün yeni bir şey öğretiyor, yeni bir deneyim kazandırıyor. Artık bebeklikten çıktı gibi. Bazı şeylere geç kalmayı, kalabilmeyi de öğreniyorum sayesinde, beklenmedik şeylere hazırlıklı olmayı da. Bu anneler günü, bizim için oldukça renkli geçti. Annem, yani oğlumla tüm gün ilgilenen kişi :), bir sünnet organizasyonu için memlekete gitmeye karar verdi. Ben de 5 aydan bu yana oğlum ve kocam ile ilk kez başbaşa kaldım. Zor ama dönüp baktığımızda çok mutlu bir hafta sonu geçirdik. Pek bir kutlama yapmaya imkanımız olmadı, iki gün boyunca telefonlara dahi bakamayacak kadar meşgul olduğumdan, kutlamak için beni arayanları da kaçırdım. Olsun, bu ilk anneler günüm değildi. İlk anneler günümü karnımda oğlumla kutlamıştım, kutlamışlardı. Yaşadığım en güzel günlerden biriydi, unutamıyorum.

Benim için bir mevzudur; daha hamile kaldığı gün, anneliğin değerini anlayanlara hayranımdır, bende işler oldukça yavaş gelişiyor çünkü. Kendi değerimi bilemediğim gibi, acı bir itiraf, annemin de değerini bildiğimi pek söyleyemem şimdiye kadar. Çoğu zaman akılcılığım, duygularımın önüne geçebiliyor ve aslında hem kendimde hem de başkalarında tolere edilebilecek pek çok davranışa, afsız olabiliyordum. Yakınlarım da buna dahil. Benim empati yeteneğim, aklı baliğ her insanın, isterse iki kez düşünebileceğini, isterse "o" seçeneği seçmeyebileceğini onaylıyordu çünkü. İşte bu anneler gününde, uzun süredir üzerinde çalıştığım bir hediye verdim kendime; toleransımı yükselttim. Bir günde olmadı tabii, günler geçti, olaylar geçti, pişti, pişti ve o gün, parkta, kendime bir hediye olarak geldi.

Gelelim, uzun vadede oğluma vermeyi planladığım anneler günü hediyesine. Afsız olduğum vakaları, insanları düşündüm uzun uzun. Kendi beyanlarına göre, sorunlu ailelerin yalnız büyüyen çocuklarıydı çoğu. Çoğu sevgiden mahrumdu eğer abartmıyorlarsa. Çoğu zorluklar içinden gelmiş, ya da madden doygun olsalar da asla istediklerini elde edemedikleri, tatminsiz bir hayat sürmüştü. Hepsinin ortak bir özelliği vardı, hiç biri şükür etmeyi bilmiyordu. Şükür etmeyi zayıflık ya da aza kanaat etmenin Arapça'sı zannediyordu. İşte bu anneler günü için oğluma hediyem de, kendime verdiğimle aynı kaynaktan geilyor. Ona tertemiz bir kalple şükür etmeyi öğretmek için elimden geleni yapacağım. Umarım hayatının önemli bir parçası olur şükür ve ona, ardı bolluklarla dolu kapıları açar.

Not: Bolluk dediğimde, sadece maddi bollukları hayal ettiyseniz, sizin de kendinize bir hediye verme zamanınız gelmiş, uyandırayım :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder