13 Temmuz 2012 Cuma

ÇOK SEVDİM BEN ONU...




Bir başlık yazarken hiç bu kadar zorlanmamıştım. Yazmayı da ertelemiştim uzun zamandır. Zaman, "o zaman"a doğru yaklaştıkça, kalbim tarifi zor bir ayrılık sızısı ile baş başa kaldı bir süredir. Ayrılığımızı kabullenememiş, henüz veda edememiş bir çifttik artık.

Çok sevdim ben sütümü... Az olduğunda da, çok olduğunda da. Göğüslerim yarayken de sevdim, sağıp poşetleyince de. Soğan sarmısak yediğimde, roka onu acıttığında, dere otu kokuttuğunda... Hep sevdim, çünkü oğlum çok sevdi. İlk annelik deneyimimin engin korkuları ile sevmedi sandığımda bile sevdi. Nice lezzetli şeyleri bir yana bıraktı bazen, sütümü içti lıkır lıkır. Aç yatmadı dedik, bir oh çektik defalarca.

Sütüm beni sadece oğlumun annesi yapmadı, anne yaptı. Her çocuğun annesi oldum, doğanın bir parçası oldum (hatırladım da diyebiliriz), meraklı oldum, dikkatli oldum, daha iyi beslenir oldum, çoğu zaman merak konusu oldum, utanmadan gerekirse parkta, orada burada emzirebilen bir kadın oldum, bazen arkadaşlarımın maskarası da oldum tabii.

Şimdi beni başka bir kadına dönüştüren, aslında beni bir kadına dönüştüren, bir anneye dönüştüren, bedenimin, zihnimin gücünü bana öğreten, 1500 gr doğan oğlumu besleyen, erkenden ayağa kaldıran, kıpır kıpır oynatan sütüm ile, evimizin değerlisi ile ayrılıyoruz. Sessiz sedasız. Söyleyemeden birbirimize henüz, itiraf edemeden, gizli gizli ağlaşarak.

Oğlum 1 yaşına girmek üzere artık. Ben onun 4'üncü ayından bu yana, oldukça aktif bir şekilde, oldukça stresli ama kendimi mutlu etmeyi öğrendiğim bir meslek dalında çalışmayı sürdürüyorum. Mecburi sezaryen ile prematüre dünyaya gelince bizimki,  ben de geç kavuştum sütüme. Onunla ilk buluşmamızı, okuyan, izleyen, arkadaşım olan herkesle paylaştım. İlk 6 ay oldukça aktif emzirebildim. Sonrasında sadece sütle beslenme süremiz uzayınca, parça parça formül süt de eklendi. Ağladığım, zırladığım, endişlerden uyuyamadığım, biriciğimi uyutmadığım zamanlarım da oldu, kendimi güğüm gibi hissedip aynaya bakıp bakıp hırçınlaştığım da ama usanmadı-m/k. Duymazdan gelmeyi öğrendim endişelerin sesini, mücadele etmeyi, sabretmeyi.... Sütüm öğretti hepsini. Kan ter içinde, koşar adım geldik öğlenleri işten eve biriciğim ile.  Sadece beş dakika olsa bile emzirip (hatta bazen memeyi reddetse de) vazgeçmeden aylarca denedik şansımızı.

Artık bir süredir geceleri emmeyi azaltan, hafta sonu güdüzleri bazen, hafta içi gündüzleri neredeyse hiç emmeyen, sadece sağdığım sütleri lıkırdatmayı seven oğlum büyürken, sütüm küçüldü. Henüz ayrılmadık, bitmedi ama bu gün yazıyorum, itiraf ediyorum kendime çünkü bir adım atmalıyım, biliyorum.

Hala sağıyorum. Söz verdim, son damlasına kadar onunlayım.

Onu seviyoru-m/z ve bir gün yeniden buluşmayı diliyorum.




4 yorum:

  1. :(( ne guzel yazmissin. Ben 15 ay emzirdim ve dr. zoruyla birakmak zorunda kaldim. Cunku ek gida almayi reddedip kilo kaybetmeye baslamisti. Ve bir de ustune calismak zorunda kalinca 1 hafta berili annemin yanina ankaraya gondermek zorunda kalmistim. Kavusana kadar her gun aglayarak:( cok zor ayrilmak, sanki hic bitmeyecekmis gibi. Sanki O'nu bir tek benim sutum doyururmus gibi, sanki o telepatik bag bozulacak ve benden kopacakmis gibi hissetmistim. Cok sukur yanilmisim. Sana da bu surecte güc diliyorum canim

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Bilgen yorumun ve takibin için teşekkür ederim. 15 ay harika bir süre. Keşke demek saçma, gerçekten bünye meselesi bunu anlamış bulunuyorum ama daha uzun emzirebilmeyi de çok isterdim. Süt anne ile bebeğin göbek bağının devamı gibi. Dilerim ki Beril ile bir daha istemediğiniz hiç bir şey için ayrılmak zorunda kalmayın. İyi dileklerin için çok teşekkür ederim, umarım kolayca atlatabilirim.

    YanıtlaSil
  3. Tek noktasına kadar okudum
    Eline yüreğine sağlık
    Bebege benim yerime öpun

    YanıtlaSil